EĞİTİMCİ NASIL OLMALI?


Ana kucağında çocuğunun eğitimini başlatan aile, eğitimlerine göre iyi veya kötü bilgilerle çocuğunu anaokulunda öğretmenlerin kucağına verir. İlk zamanlar anne-babasını idol edinen çocuk, yeni bir insanla karşı karşıyadır artık. Eğer kişisel gelişimini tamamlamayıp olgunlaşmamış; çocuk sevgisiyle dolu bir öğretmenin değil, mesleğini sadece para için yapan birinin eline düşmüşse vah minicik yavrumuzun haline.

Emekli öğretmen Fuat Baş

Işıl ışıl parlayan gözleriyle öğretmeninin gözünün içine bakan çocuğumuz, sebepli veya sebepsiz bir şekilde hatalar arayan, kendisini yanlışlarından dolayı dışlayan ve onu hor gören bir öğretmenin elinde ya özgüvenini yitirir ya da isyankâr olarak büyümeye başlar. Hayata ve bütün insanlara kin besler ya da onların yanında hep ezik duruş sergiler. Ahlaki edepten, yumuşak huyluluktan ve adaletten uzak öğretmeni yüzünden kişiliksiz bir birey olmaya aday bir çocuk olarak, ilkokul, ortaokul ve lise derken eğer gidebilirse üniversiteden sonra hayatın tam ortasına atılıverir.

Hâlbuki insan insanın aynasıdır. Kendisine nasıl davranılırsa öyle karşılık alacağını bilmeyen dar görüşlü, bağnaz öğretmenler olduğu müddetçe bu toplum asla düzelemez. İnsan sevgisinden; “Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü,” veciz sözünü kendine rehber etmeyen öğretmenler toplumu olumsuz anlamda derinden etkiler.

Çocuklarımız, insanların manevi olgunluklarıyla birlikte geleneklerimiz yozlaştırılmadan, öğrencinin zekâ seviyesi, manevi değerleri, doğruluk ve dürüstlük gibi kavramlar geri plana itilmeden eğitilmelidir.

Bugün gelinen nokta ise içler acısı. Üst paragrafta tarif etmeye çalıştığım öğretmenlerin elinde yoğrulup okuduğu okuldan mezun olup, belli mevkilere gelenlere baktığımızda ne görüyoruz; ahlaki yozlaşmanın en uç noktasındalar. Kimse, evladım adaletli ol, asla yalan söyleme, kimseyi küçük görme ve küçük düşürme dememiş. Gelinen noktanın ne kadar elim bir durum olduğunu görmeyecek kadar gözlerimize perde çekilmiş…

Toplumun düzelmesi için önce öğretmenlerden başlamamız gerektiğini düşünüyorum. Nasıl mı?

  • Öğrencisi ile arasında özel bir bağ kurabilecek adaylar tercih edilmeli ki öğretme ve öğrenme süreci etkili olabilsin.
  • Alan bilgisi, genel kültür ve öğretmenlik meslek bilgisi yeter düzeyde olmalı ki, öğrencilerinin tutum ve davranışlarını iyi analiz edebilsin. Ona göre de kendisi tutum ve davranış geliştirmeyi becerebilecek, sevgi, saygılı dolu, öğrenciler arasındaki bireysel ayrılıkları analiz edebilen bir öğretmen olabilsin.
  • Öğrenci ailesinin bilinç düzeyine göre, gayet normal kabul edilen davranışlarını, (şiddet, ceza, vb) aileye hissettirmeden, onlarda bir bilinç oluşturarak kendi yanlışlarını fark etmelerini sağlayabilsin.
Başarılı öğretmenlerin elinde yetişen çocuklarımız, diğer ülkelerdeki yaşıtları ile rekabet edebilecek düzeyde olmalı ki, yarınlarımız daha güzel olabilsin…

0 Yorumlar